top of page
  • Yazarın fotoğrafıAvukat Yunus Emre İLALAN

Hükümet Sistemleri Ve Cumhurbaşkanlığı Sistemi

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda

Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifi

Esas Alınarak

Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin

Başkanlık Sistemi ve Parlamenter Sistem Temelinde

Değerlendirilmesi


Av.Yunus Emre İLALAN

İstanbul, Ocak 2017

________________________________________________________________



Yakın siyasi tarihimizin zaman zaman tartışılan ancak, son yıllarda oldukça yoğun bir şekilde değerlendirilen ve üzerinde konuşulan konusu ‘‘Başkanlık Sistemi’’. Siyasi tarihimizin önemli siyasi figürlerinden Alparslan Türkeş, Turgut Özal, Süleyman Demirel’in gündeme getirdiği sistem değişikliği ve Başkanlık Sistemi tartışmaları son dönemde Recep Tayyip Erdoğan’ın çabaları ile daha detaylı ve daha bilinçli olarak konuşulmaya başlandı. Peki nedir bu Başkanlık Sistemi? Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile Başkanlık Sisteminin örtüşen ve ayrılan yanları nelerdir? Cumhurbaşkanlığı Sisteminin, Parlamenter Sistemden farkı nedir? Tüm bu soruların cevaplarını, söz konusu hükümet sistemlerinin temel unsur ve özelliklerini, Cumhurbaşkanlığı Sisteminin Türkiye’ye katkı sağlayıp sağlamayacağı hususundaki değerlendirmelerimizi belirterek, açıklamaya çalışacağız.


Başkanlık Sistemi


Başkanlık rejiminin tarihi kökeni 1787 Tarihli Amerikan Anayasası’na dayanır. Kurucular bu yasayı hazırlarken İngiltere’de uygulanan sınırlı monarşiden esinlenmişlerdir. Aralarındaki fark monarkın yerine seçimle göreve gelen bir başkanın öngörülmüş olmasındadır. Buna göre Amerikan başkanlık rejimi sınırlı monarşinin cumhuriyete dönüştürülmüş biçimidir denmiştir. Zira 18.yy’da İngiltere’de sınırlı monarşi rejiminde kral ve bakanlar yönetir, parlamento ise kralın onaylaması ile yürürlüğe girebilen kanunlar yapardı.[1]


Başkanlık sisteminin dünya üzerinde en başarılı işlediği ve demokratik sonuçlarının alındığı ülke ABD’dir. ABD’de uygulanan Başkanlık sisteminin temel özelliklerini ise şöyle açıklayabiliriz:

  • Başkanlık sisteminde kuvvetler ayrılığı sert ve keskindir. Kuvvetler, genellikle birbirinin sahasına müdahale etmez, koordinasyon ihtiyacı fren ve denge (checks and balances) sistemi ile sağlanır.[2]

  • Doğrudan veya dolaylı olarak halk tarafından seçilen[3] ve anayasa ile belirlenmiş sabit bir görev süresine sahip olan Başkan’ın görev süresi parlamento tarafından değiştirilemez ve feshedilemez.[4]

  • Başkanlık sisteminde Devlet idaresi tek başına Başkan’a aittir. Cumhurbaşkanı-Başbakan ayırımı yoktur, yani Başkan hem Devletin hem de Hükümetin Başkanıdır.[5]

  • Başkan görevi ile ilgili işlerden sorumsuzdur. Başkan’ın sorumlu olduğu tek durum, impeachment (Başkan’ın cezai sorumluluğuna yol açabilecek yasama meclisi soruşturması) yöntemidir.[6] Bu bağlamda, Başkan sadece seçmene karşı sorumludur.

  • Başkan, hükümet üyelerini seçme ve azletme yetkisine sahiptir. Hükümet üyeleri yalnızca Başkan’a karşı sorumludur. Başkanlık sisteminde hükümet üyeleri ‘‘Bakan’’ olarak değil ‘‘Sekreter’’ olarak isimlendirilir. Gerek Başkan gerekse de Hükümet üyeleri aynı zamanda yasama organında görev yapamaz.[7]

  • Başkanlık sisteminde, Başkan’ın yasama organını feshetme yetkisi olmadığı gibi yasama organının da Başkan’ı görevden düşürme yetkisi yoktur.[8] Bu durum yasama ve yürütme arasındaki ilişkiyi dengelediği gibi iki organ arasında uzlaşıyı ön plana çıkartmaktadır.

  • Başkan, Kongre tarafından kendisine gönderilen kanunları inceleme süresinin sonunda imzalayabileceği gibi veto etme yetkisinede sahiptir. ABD Başkanlık sisteminde; Başkan’ın kanunu veto etmesi halinde, aynı yasanın Başkanın önüne tekrar gelebilmesi, hem Temsilciler Meclisi’nin hem de Senato’nun ayrı ayrı 2/3 çoğunluğunun oyuyla kabul edilmesine bağlıdır ve bu da imkansız denecek kadar zordur. Bu vetoyu aşmak için bazı ülkelerde basit çoğunluk yeterli iken, bazı ülkelerde 3/5 ve 2/3 gibi nitelikli çoğunluk aranmaktadır.[9]

  • Başkan aynı zamanda Başkomutan sıfatına sahiptir. Ordu, Başkan’ın atadığı ilgili hükümet üyesine bağlıdır. Başkan’ın Komutanları emekli etme hakkı vardır.[10]

  • Başkan, kamu görevlilerini, yüksek dereceli memurları ve yüksek dereceli yargıçları atama yetkisine sahiptir. Fakat bu atamalarda Senato’nun da onayı gereklidir.[11]

  • Başkan, tüm dış ilişkileri düzenlemek ve dış ilişkilerle ilgili heyetlere başkanlık etmek yetkilerine sahiptir. Elçileri atamak yetkisi de Başkan’a aittir. ABD örneğinde; ABD’nin yabancı ülkelerle yapacağı antlaşmaları imzalamak yetkisi Başkan’a aittir; ancak bu antlaşmaların yürürlüğe girmesi için Senato’nun 2/3 çoğunluk ile kabul oyu vermesi gerekmektedir.[12]

  • Başkan, kanun hükmünde olan ‘‘Başkanlık Emri’’ (Executive order) adı verilen emirler veya kararnameler yapma yetkisine sahiptir. Başkanlık Emri için Kongre’nin onayı gerekmez ancak bu emirler veya kararnameler de yüksek yargı organlarının denetimine tabidir.[13]

Parlamenter Sistem


Kuvvetlerin işbirliği ya da ılımlı (yumuşak) kuvvetler ayrılığı olarak da adlandırılan bu sistemde, yasama ve yürütme arasındaki ilişkilerin asgariye indiği sert kuvvetler ayrılığı rejiminin aksine; sistematik olarak kuvvetler arasındaki ilişki kolaylaştırılır ve artırılır. Kuvvetler arasındaki eşitlik ise her birinin bağımsızlığının sağlanmasından öte birbirlerine bağlı kılınarak ve etkileme yolları artırılarak sağlanır.[14]


Parlamenter rejimin temel özelliklerini şöyle açıklayabiliriz:

  • Yürütme yetkisi devlet başkanı ve bakanlar kurulu arasında paylaştırıldığından yürütme organının ikili (düalist) bir yapıya sahip olduğu kabul edilir. Ancak parlamenter sistemdeki yürütmenin bütünlüğü ilkesi gereği bu yetki paylaşımı eşit bir paylaşım olamayacağından devlet başkanın yetkisi sembolik olup asıl yürütme yetkisi bakanlar kurulundadır.[15]

  • Devlet Başkanı sembolik yetkilere sahiptir ve bunun en önemli sonucu ise siyasi ve cezai olarak sorumsuz olmasıdır. Ancak cezai sorumsuzluk sadece monarşilerde mutlak olup cumhuriyetlerde bu sorumsuzluk göreve ilişkin suçlarla sınırlı tutulmuştur. Yürütme görevini fiilen yürüten bakanlar kurulunun ise bu yetkiye paralel olarak hem siyasi hem de cezai sorumluluğu bulunmaktadır.[16]

  • Parlamenter sistemde siyasi sorumsuzluğun temelinde Devlet Başkanı’nın sembolik bir konuma ve yetkiye sahip olması vardır. Ayrıca Devlet Başkanı’na tanınmış bulunan bu siyasi sorumsuzluğun, onu siyasi tartışmaların dışında, siyasi partilere eşit mesafede, tarafsız ve uzlaştırıcı bir hakem konumuna taşıyacağı da kabul edilmektedir. Devlet Başkanı’nın cezai sorumluluğu açısından ise monarşi ve cumhuriyetler arasında önemli bir fark vardır. Buna göre monarşilerde, kralın kişiliğinin kutsal ve dokunulmaz olduğu, hata yapmayacağı kabul edildiğinden, kral tam ve mutlak bir cezai sorumsuzluğa sahiptir. “Kral hata yapmaz, kral kötülük yapmaz.” ilkesine dayanan bu sorumsuzluk sadece görevle ilgili olmayıp kişisel suçları da içermekte ve kralın siyasi, cezai ve hukuki hiçbir sorumluluğu bulunmamaktadır. Parlamenter cumhuriyetlerde ise Devlet Başkanı’nın -kural olarak- cezai sorumluluğu bulunmamaktadır. Ancak bu sorumsuzluk, kişisel suçları kapsamadığı gibi göreve ilişkin olarak da vatana ihanet veya anayasayı ağır ihlal gibi hallerde sorumluluk söz konusu olabilmektedir.[17]

  • Sorumsuz Devlet Başkanı tarafından yapılan yazılı işlemlerin hukuki ve siyasi sorumluluğunun üstlenilmesi için ilgili bakan ve başbakanın imzasına ihtiyaç duyulmaktadır. “Karşı-imza” (ortak imza/destek imza) olarak adlandırılan bu kuralla yapılan işlemden doğacak sorumluluk ilgili bakan ile başbakana aktarılmış olmaktadır.[18]

  • Başbakanın başkanlığında kolektif bir yapıya sahip olan bakanlar kurulunun parlamentoya karşı sorumluluğu bireysel ve kolektif olarak kabul edilmektedir. Kolektif sorumluluk, bakanlar kurulunun genel siyasetinin belirlenmesi ve yürütülmesinden doğmakta ve bunun bir sonucu olarak parlamento güvensizlik oyu ile bakanlar kurulunun görevine son verebilmektedir. Ayrıca Başbakana güvensizlik oyu verilmesi halinde de (başbakanın bakanlar kurulu içerisindeki konumundan ötürü) aynı sonuç doğmakta ve bakanlar kurulunun görevi sona ermektedir. Bireysel sorumluluk ise; bir bakanın, bakanlığının hizmetlerinden dolayı sorumlu tutularak görevine son verilmesi halinde ortaya çıkmaktadır. Bireysel sorumluluğun söz konusu olabilmesi için sorumluluğu gerektiren işlemin bakanlar kurulunda görüşülmemiş ve bakanlar kurulunun genel siyasetine ilişkin olmaması gereklidir.[19]

  • Parlamenter sistemde, yasama organının normal görev süresi tamamlanmadan, yürütme organı tarafından görevine son verilmesi anlamına gelen yürütme organının fesih yetkisi bulunmaktadır. Bu yetki, devlet başkanı tarafından kullanıldığı gibi, birçok parlamenter sistemde de başbakan veya bakanlar kurulunun isteğiyle kullanılmaktadır. Yürütmeye tanınmış olan fesih yetkisi, yasama ve yürütme arasındaki karşılıklı fren ve dengeleme araçlarından birisidir. Dolaysıyla bu yetkiyi, parlamentonun güvensizlik oyu ile bakanlar kurulunun görevine son vermesini dengeleyen bir unsur olarak değerlendirmek mümkündür.[20]

Cumhurbaşkanlığı Sistemi


Başkanlık sisteminin temel unsurları üzerinde, Türkiye’nin sistem ve yönetim tecrübeleri esas alınarak tasarlanan, Cumhurbaşkanlığı Sistemi olarak adlandırılan, kanımca Türkiye Tipi Başkanlık Sistemi de diyebileceğimiz bir hükümet modeli ortaya konmuştur.


Cumhurbaşkanlığı sisteminin temel özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:

  • Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş, yüksek öğrenim yapmış, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip, Türk vatandaşları arasından doğrudan halk tarafından seçilir. Cumhurbaşkanı’nın görev süresi 5 yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir. [21]

  • Yasama faaliyeti Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yürütülecektir. Parlamentoda yasama faaliyetini yürütmek üzere; 600 Milletvekili yer alacaktır. Cumhurbaşkanlığı sistemi ile birlikte 18 yaşını dolduran, Anayasanın 76.maddesinde belirtilen kriterleri sağlayan her Türk vatandaşı milletvekili seçilebilecek.[22]

  • Cumhurbaşkanlığı sisteminde, yasama faaliyetinde yer alan milletvekilleri yürütme organında yer alamazlar. Yürütme organında görev yapanlar da yasama faaliyetine katılamazlar. Anayasanın 9.maddesinde yer alan ‘‘bağımsız’’ ibaresi ‘‘bağımsız ve tarafsız’’ olarak değiştirilerek ‘‘Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır’’ şeklinde düzenlenecektir. Yapılacak düzenlemelerle Cumhurbaşkanlığı Sisteminde yasama, yürütme ve yargı organlarının birbirinden sert ve keskin biçimde ayrılması düşünülmüştür.[23]

  • Cumhurbaşkanlığı sisteminde Devlet idaresi tek başına Cumhurbaşkanı’na aittir. Cumhurbaşkanı hem Devletin hem de Hükümetin Başkanıdır.[24]

  • Cumhurbaşkanı görevi ile ilgili işlerden sorumludur. Cumhurbaşkanı hakkında suç işlediği iddiası ile TBMM üye tam sayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma açılması istenebilir. Yapılacak gizli oylama neticesinde TBMM üye tam sayısının 5’te 3 çoğunluğunun oyu ile soruşturma açılmasına karar verilebilir. Soruşturma açılması halinde, her siyasi partinin gücü oranında üye vereceği 15 kişilik komisyon oluşturulur. Komisyon tarafından yapılacak araştırma rapor halinde Genel Kurula sunulacaktır. Genel Kurulda yapılacak oylama neticesinde 3’te 2 çoğunluğun talebi ile Cumhurbaşkanı Yüce Divan’a sevkedilebilir. [25]

  • Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı yardımcılarını ve hükümet üyelerini atama ve görevden alma yetkilerine sahiptir.[26]

  • Cumhurbaşkanı yardımcıları ve hükümet üyeleri görevleri ile ilgili işlerden sorumludurlar. Cumhurbaşkanı yardımcıları ve hükümet üyeleri hakkında suç işlediği iddiası ile TBMM üye tam sayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma açılması istenebilir. Yapılacak gizli oylama neticesinde TBMM üye tam sayısının 5’te 3 çoğunluğunun oyu ile soruşturma açılmasına karar verilebilir. Soruşturma açılması halinde, her siyasi partinin gücü oranında üye vereceği 15 kişilik komisyon oluşturulur. Komisyon tarafından yapılacak araştırma rapor halinde Genel Kurula sunulacaktır. Genel Kurulda yapılacak oylama neticesinde 3’te 2 çoğunluğun talebi ile Yüce Divan’a sevkedilebilirler. [27]

  • TBMM üye tam sayısının 5’te 3 çoğunluğu ile seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Aynı zamanda Cumhurbaşkanı’nın da seçimlerin yenilenmesine karar verme yetkisi vardır. Her iki durumda da TBMM seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır. Cumhurbaşkanı’nın ikinci döneminde TBMM’nin seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde Cumhurbaşkanı seçimlerde tekrar aday olabilecek.[28]

  • Cumhurbaşkanı, TBMM tarafından kendisine gönderilen kanunları incelemesinin sonunda imzalayabileceği gibi veto etme yetkisinede sahiptir. Cumhurbaşkanı’nın kanunu veto etmesi halinde, aynı yasanın TBMM’de üye tam sayısının salt çoğunluğu ile kabul edilmesi durumunda yürürlüğe girecektir. [29]

  • Cumhurbaşkanı aynı zamanda Başkomutan sıfatına sahiptir. Milli güvenlik politikalarını belirler ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verir. [30]

  • Cumhurbaşkanı üst düzey kamu görevlilerini atamak ve görevlerine son vermek ile Hakimler ve Savcılar Kurulunun dört üyesini atama yetkisine sahiptir. Hakimler ve Savcılar Kurulunun Başkanı Adalet Bakanıdır. Kurulun üç üyesi Yargıtay üyeleri, bir üyesi Danıştay üyeleri, üç üyesi nitelikleri kanunda belirtilen yükseköğretim kurumlarının hukuk dallarında görev yapan öğretim üyeleri ile avukatlar arasından Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilir.[31]

  • Cumhurbaşkanı, milletlerarası andlaşmaları imzalar ve yayımlar. Yabancı devletlere Türkiye Cumhuriyeti temsilcilerini göndermek ve Türkiye Cumhuriyetine gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul etmek yetkisi Cumhurbaşkanı’na aittir. [32]

  • Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Anayasada yer alan temel haklar, kişi hak ve ödevleri ile siyasi hak ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemez. Anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda ve kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz.[33]

Başkanlık Sistemi - Parlamenter Sistem - Cumhurbaşkanlığı Sistemi

Karşılaştırılması

  • Her üç hükümet sisteminde de kuvvetler ayrılığı ilkesi hakimdir. Ancak, başkanlık sistemi ve cumhurbaşkanlığı sisteminndeki kuvvetler ayrılığı, parlamenter sistemden farklı olarak daha sert ve daha belirgindir. Başka bir açıdan, parlamenter sistemde, kuvvetler arasında işbirliği ve dayanışma olduğu halde, başkanlık sistemi ve cumhurbaşkanlığı sisteminde yasama ve yürütme kesin olarak birbirinden ayrılmıştır.

  • Parlamenter sistemde oluşan koalisyon hükümetleri siyasi istikrarsızlığa sebep olurken, Cumhurbaşkanlığı sisteminde ve Başkanlık sisteminde halkın başkanı doğrudan seçiyor olması koalisyon hükümetini ve siyasi istikrarsızlığı ortadan kaldırmaktadır.

  • Parlamenter sistemde Devlet Başkanı, göreviyle ilgili işlerden dolayı sorumsuz olduğu gibi; başkanlık sisteminde de Başkan görevi ile ilgili işlerden dolayı tam olarak sorumsuzdur. Bununla birlikte her iki sistemin de birer istisnası vardır. Parlamenter sistemde, Devlet Başkanı “vatana ihanet” suçundan dolayı yargılanabilirken; başkanlık sisteminde de Başkan, “impeachment”, yani başkanın cezaî sorumluluğuna yol açabilecek bir yasama meclisi soruşturması durumunda sorumludur.[34] Cumhurbaşkanlığı sisteminde ise; Cumhurbaşkanı görevi ile ilgili işlerden sorumludur.

  • Parlamenter sistemde Devlet Başkanı ile Hükümet Başkanı ayrımı olduğu halde; başkanlık sisteminde ve cumhurbaşkanlığı sisteminde, Devlet Başkanı-Hükümet Başkanı ayrımı yoktur, devlet idaresi tek kişiye, yani Başkan’a bırakılmıştır ve Başkan en üst makam, en yetkili kişidir.

  • Parlamenter sistemde hükümet üyeleri genellikle dolaylı olarak halk tarafından seçilip, yasama organı tarafından azledilebildiği halde; başkanlık sisteminde hükümet üyeleri Başkan tarafından seçilir ve azledilir ve bunlar sadece Başkan’a karşı sorumludur. Cumhurbaşkanlığı sisteminde de, hükümet üyeleri Cumhurbaşkanı tarafından seçilir ve azledilir ancak, hükümet üyeleri görevi ile ilgili işlerden dolayı hem Cumhurbaşkanına hem de yasama organına karşı sorumludur.

  • Parlamenter sistemde Başbakan ve hükümet üyeleri aynı zamanda yasama meclisi üyesi olabildiği halde; başkanlık sisteminde ve cumhurbaşkanlğı sisteminde, hükümet üyeliği ile yasama organı üyeliği bağdaşmaz; yani bir yasama organı üyesi, cumhurbaşkanı/başkan tarafından hükümet üyesi yapılmak istenirse, o kişi bunlardan birini tercih etmek zorundadır. Keza Cumhurbaşkanı/Başkan da yasama meclisi üyesi olamaz.

  • Parlamenter sistemde, parlamentonun “güvensizlik oyu” ile hükümeti düşürmesi ve buna karşılık hükümetin de meclisi “fesh” ederek yeni bir seçimle meclisi oluşturma yetkisi olduğu halde; başkanlık sisteminde, Başkan’ın yasama meclisini feshetme yetkisi olmadığı gibi, yasama meclisinin de Başkan’ı azletmek bir yana, Başkan’ın seçildiği süreyi dahi kısaltma yetkisi yoktur.[35] Cumhurbaşkanlığı sisteminde ise; TBMM’nin 3/5 çoğunlukla seçimlerin yenilenmesine karar verebilme yetkisi olduğu gibi Cumhurbaşkanınında seçimlerin yenilenmesine karar verme yetkisi vardır. Başka bir deyişle, Cumhurbaşkanlığı sisteminde yasama ve yürütme organlarının karşılıklı fesih yetkisi vardır.


Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Türkiye Değerlendirmesi


Askeri darbeler neticesinde oluşturulan 1961 ve 1982 anayasalarında gözetilen amaç devleti hukukla sınırlandırmak olması yerine toplumu hizaya sokmak, millet iradesini kontrol altına almak olmuştur. Bu anlayış, zaman zaman halk tarafından seçilen meşru iktidarlara müdahalede bulunmuş, millet iradesi yerine kendi vesayetçi anlayışlarını esas alarak demokrasi kültürümüzün gelişmesine engel olmuştur. Bu bağlamda, halkın hür iradesiyle seçtiği meclis tarafından yapılacak köklü anayasa değişikleri ve yeni bir hükümet modeli ortaya konulması, demokrasi anlayışımızın gelişimi için son derece önemlidir.


Meclis Anayasa Komisyonu’ndan geçen Anayasa değişiklik teklifi şu sıralar Genel Kurul’da görüşülmektedir. Söz konusu Anayasa değişikliği teklifi yani Cumhurbaşkanlığı Sistemi, özü itibariyle Başkanlık Sisteminin temel unsurlarından ibaret olsa da Türkiye’nin sistem ve yönetim tecrübeleri esas alınarak yapılan düzenlemelerin genel itibarı ile demokrasi ve yönetim anlayışımıza olumlu katkı ve istikrar getirecektir. Cumhurbaşkanlığı Sisteminin temel özelliklerine ilişkin görüşlerimi şöyle ifade etmek isterim:

  • Cumhurbaşkanlığı Sistemi, yasama ve yürütme organlarının görev ve yetkilerini birbirinden kesin olarak ayırmaktadır. Yasama organında görevli milletvekili aynı zamanda yürütme organında görev yapamayacak. Yürütme organında görev yapanlarda yasama organının faaliyetlerine katılamayacaklar. Bu düzenleme ile, mevcut parlamenter sistemde yasama organı içinden çıkan yürütme erkinin hem yasama hem de yürütme gücüne sahip olması ortadan kaldırılacaktır. Yasama organı, yürütme organından bağımsız olarak sadece yasama görevini icra edecek, yürütme organı da yasama organına tahakküm edemeyecektir.

  • Mevcut parlamenter sistemde, olağanüstü yetkilere sahip olan ve herhangi bir sorumluluğu bulunmayan Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile ortadan kaldırılmaktadır. Yeni düzenlemeye göre; Cumhurbaşkanı görevi ile ilgili tüm işlemlerinden ötürü sorumludur. Hakkında suç işlediği iddiası ile TBMM’de belirlenen usullerde verilecek önerge ile Cumhurbaşkanı Yüce Divan’da yargılanabilir.

  • Mevcut sistemde, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)’na Cumhurbaşkanı tarafından 4 üye ataması yapılırken, TBMM’nin atama yetkisi bulunmamaktadır. Ancak, Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile Cumhurbaşkanı Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK)’na yine 4 üye atama hakkına sahip olurken, TBMM’ne de atama yetkisi verilerek 7 üyeyi atama hakkı tanınmaktadır. Bu değişiklik ile, Parlamento güçlendirilmiş, halkın iradesinin Yargı erkine tecelli etmesi sağlanmıştır.

  • ABD’de uygulanan Başkanlık sisteminde, Başkan’ın ve Kongre’nin birbirini feshetme yetkisi yoktur. Başkan ile Kongre arasında meydana gelen siyasi tıkanıklık, sistemi kilitlemekte ve çalışamaz hale getirmektedir. ABD’de son 20 yıl içinde, yasama ve yürütme arasındaki sürtüşmeden dolayı iki defa hükümetler ve siyasi rejim iflas etti. Bu iflaslardan ilki[36] 1995 yılında Demokrat Partili Clinton’nın Başkanlığında, ikinciside[37] 2013 yılında Demokrat Partili Obama’nın Başkanlığı döneminde yaşanmıştır. Tüm bu hususlar dikkate alınarak, Cumhurbaşkanlığı Sisteminde TBMM ve Cumhurbaşkanı arasında yaşanabilecek olası siyasi tıkanmalara çare olarak karşılıklı fesih yetkisi getirilmiştir. Ancak, bu fesih yetkisini kullanan taraf, aynı zamanda kendisinide seçime götürecektir. Şöyle ki; TBMM’nin gerekli çoğunluk kararıyla fesih yetkisini kullanması durumunda hem Cumhurbaşkanlığı hem de TBMM seçimleri yenilenecektir. Aynı zamanda, Cumhurbaşkanı’nın fesih yetkisini kullanması durumunda da hem Cumhurbaşkanlığı hem de TBMM seçimleri yenilenecektir. Bu düzenleme ile, olası siyasi tıkanmaların önüne geçilmiş ve siyasi rejimin iflası engellenmiştir.

  • Mevcut sistemde yürütme erkine verilen kararname çıkartma yetkisi, Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde Cumhurbaşkanı’na devredilmektedir. ABD Başkanı’nın da Kongre’nin onayı gerekmeksizin Kanun niteliğinde olan Başkanlık Emri çıkartma yetkisi bulunmaktadır. Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde, Cumhurbaşkanı yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkartabilecektir. Anayasada yer alan temel haklar, kişi hak ve ödevleri, siyasi hak ve ödevler ile kanunda açıkça düzenlenen ya da kanunla düzenlenmesi gereken konularda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi düzenlenemez. TBMM’nin aynı konuda kanun çıkartması halinde Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi hükümsüz hale gelmektedir.

Yüzyılı aşkındır süren sistem arayışlarımız 1961 ve 1982 Anayasaları ile devam etmiş fakat halkın iradesini kabul etmeyen vesayetçi bir anlayış oluşturmaktan öte başarılı bir sonuca ulaşamamıştır. Devlet ve siyaset tarihimiz, sistem ve yönetim tecrübelerimiz doğrultusunda, mevcut anayasanın tercih ettiği hükümet sistemi; istikrarsızlıkların, krizlerin ve vesayetlerin önünde mutlak bir güvence oluşturamadığı gibi, saf parlamenter sistem yerine, vesayetçi anlayışlarının yok olmaması amacıyla, sınırsız yetkilerle donatılmış buna karşın hiçbir sorumluluğu bulunmayan ve denetimi mümkün olmayan bir Cumhurbaşkanı, yasama yetkisine dahi sahip olmayan bir parlamento oluşturmuşlardır.


Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak son yıllarda maruz kaldığımız uluslararası saldırılar ve son olarak 15 Temmuz’da ulusal işbirlikçileri tarafından kalkışılan işgal girişimi bize; halk ile bütünleşmiş güçlü siyasetçilerin ve siyaset kurumlarının, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni tüm saldırılara karşı güçlü kılabileceğini net bir şekilde öğretmiştir. Ülkemizin sistem ve yönetim tecrübe ve ihtiyaçlarıyla örtüştüğünü düşündüğüm Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlarının tamamının sahip çıkması gerektiğine ve sahip çıkacağına inanmaktayım. Ülkemizin, yönetim tecrübe ve ihtiyaçları ile örtüşen Cumhurbaşkanlığı Sistemi, Büyük ve Güçlü Türkiye’nin dirilişi ve emin adımlarla yükselişinin devamını sağlayacağı kanaatindeyim.


__________________________________________________________________________________________

Bu makalenin içeriği Avukat Yunus Emre İlalan’a ait olup, yazı ve içerikler aidiyet tescili bakımından elektronik imzalı zaman damgası ile mühürlenmiştir. Makaledeki yazı ve içeriklerin yazılı izin olmaksızın kopyalanması veya başka yerde yayınlanması durumunda FSEK kapsamından yasal işlem yapılacaktır.

___________________________________________________________________________________________

[1] Teziç E., Anayasa Hukuku, 13.Baskı, İstanbul, Beta Yayıncılık, 2009, s.444.


[2] Özer A., Anayasa Hukuku Genel İlkeler, 3. Baskı, Ankara, Turhan Kitabevi, 2009, s.175.


[3] Erdoğan M., Anayasa Hukuku, 4. Baskı, Ankara, Orion Yayınevi, 2007, s.18.


[4] Özer, a.g.e., s.175.


[5] Erdoğan, a.g.e., s.18.


[6] Özer, a.g.e., s.176.


[7] Özer, a.g.e., s.176.


[8] Gözübüyük A.Ş., Anayasa Hukuku, Güncelleştirilmiş 9. Baskı, Ankara, Turhan Kitabevi, 2000, s.35.


[9] Özer, a.g.e., s.177.


[10] Özer, a.g.e., s.197.


[11] Özer, a.g.e., s.196.


[12] Özer, a.g.e., s.200.


[13] Eisenhower yönetiminin devlet okullarında ayrımcılığı kaldıran emri ve Roosevelt’in 1942 yılında yayınladığı bazı bölgelerin askeri bölge ilan edilmesi kararını barındıran emri böyle örneklerdir. Roosevelt’in söz konusu emri aracılığıyla 70 binin üzerinde Japon asıllı Amerikalı evlerinden alınmış ve askeri kamplarda toplanmıştı.


[14] Kütük, A., 2012, Demokratik Hukuk Devleti ve Hükümet Sistemleri Perspektifinden Türk Anayasal Tarihinde Cumhurbaşkanlığı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s.108.


[15] Kütük, a.g.e., s.116.


[16] Kütük, a.g.e., s.116.


[17] Asilbay, İ.H., 2013, Parlamenter Sistem ve Türkiye Açısından Bir Değerlendirme, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, s.253.


[18] Asilbay, a.g.e., s.255.


[19] Asilbay, a.g.e., s.256.


[20] Asilbay, a.g.e., s.257.


[21]Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,

(http://www2.tbmm.gov.tr/d26/2/2-1504.pdf, 20 Aralık 2016’da erişildi).


[22] Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, (http://www2.tbmm.gov.tr/d26/2/2-1504.pdf, 20 Aralık 2016’da erişildi).


[23] Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, (http://www2.tbmm.gov.tr/d26/2/2-1504.pdf, 20 Aralık 2016’da erişildi).


[24] Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, (http://www2.tbmm.gov.tr/d26/2/2-1504.pdf, 20 Aralık 2016’da erişildi).


[25] Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, (http://www2.tbmm.gov.tr/d26/2/2-1504.pdf, 20 Aralık 2016’da erişildi).


[26] Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, (http://www2.tbmm.gov.tr/d26/2/2-1504.pdf, 20 Aralık 2016’da erişildi).


[27] Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, (http://www2.tbmm.gov.tr/d26/2/2-1504.pdf, 20 Aralık 2016’da erişildi).


[28] Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, (http://www2.tbmm.gov.tr/d26/2/2-1504.pdf, 20 Aralık 2016’da erişildi).


[29] Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, (http://www2.tbmm.gov.tr/d26/2/2-1504.pdf, 20 Aralık 2016’da erişildi).


[30] Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, (http://www2.tbmm.gov.tr/d26/2/2-1504.pdf, 20 Aralık 2016’da erişildi).


[31] Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, (http://www2.tbmm.gov.tr/d26/2/2-1504.pdf, 20 Aralık 2016’da erişildi).


[32] Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, (http://www2.tbmm.gov.tr/d26/2/2-1504.pdf, 20 Aralık 2016’da erişildi).


[33] Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, (http://www2.tbmm.gov.tr/d26/2/2-1504.pdf, 20 Aralık 2016’da erişildi).


[34] Parsak, M., (Kasım 2012), Parlamenter/Başkanlık/Yarı Başkanlık Hükümet Sistemlerine Genel Bir Bakış ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Hükümet Sistemi, Türk Akademisi Siyasi Sosyal Stratejik Araştırmalar Vakfı, s.14.


[35] Parsak, a.g.e., s.14.


[36] 1995 yılında Demokrat Partili Clinton başkandı ancak kongreye Cumhuriyetçiler hakimdi. Demokratların bütçesi Kongre'den geçmeyince hükümet kepenk kapatmak zorunda kaldı. Federal hükümet parkları, müzeleri kapatmak zorunda kalırken, havalimanı ve devlet dairelerinde çalışanlar, sağlık çalışanları, gardiyanlar, sınır kontrol görevlileri de dahil olmak üzere yüz binlerce kişiyi 21 gün boyunca ücretsiz izne çıkardı.


[37] İkinci siyasi iflas ise; Obama döneminde yaşandı. Demokrat Partili ABD Başkanı Obama döneminde de Cumhuriyetçiler Kongre’nin hakimi konumundalardı. 2013'te Obama hükümetinin maaş ödemelerine devam edebilmek için 6 haftalık kısa vadeli bütçe çıkarmasına ABD Kongresi tarafından onay verilmeyince, aynı şekilde Obama hükümeti kepenk kapattı. 800 bin federal çalışan ücretsiz izne çıkarıldı. Gazilik, emeklilik gibi ödemeler ertelendi. Yaklaşık 2,5 milyon yaşlı insan başta yiyecek yardımı olmak üzere birçok hizmetten faydalanamadı. Çalışanların maaş kaybı yaklaşık 1 milyar dolar olurken, 1 haftalık kepenk kapatmanın devlete olan zararı 10 milyar dolar olarak tahmin ediliyor.


KAYNAKÇA


Asilbay, İ.Halil, Parlamenter Sistem ve Türkiye Açısından Bir Değerlendirme, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2013.

Erdoğan, Mustafa, Anayasa Hukuku, Orion Yayınevi, 4. Baskı, Ankara, 2007.

Gözübüyük, A.Şeref, Anayasa Hukuku, Turhan Kitabevi, Güncelleştirilmiş 9. Baskı, Ankara, 2000.

Kütük, Abdullah, Demokratik Hukuk Devleti ve Hükümet Sistemleri Perspektifinden Türk Anayasal Tarihinde Cumhurbaşkanlığı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2012.

Özer, Atilla, Anayasa Hukuku Genel İlkeler, Turhan Kitabevi, 3. Baskı, Ankara, 2009.

Parsak, Mehmet, Parlamenter/Başkanlık/Yarı Başkanlık Hükümet Sistemlerine Genel Bir Bakış ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Hükümet Sistemi, Türk Akademisi Siyasi Sosyal Stratejik Araştırmalar Vakfı, Kasım 2012.

Teziç, Erdoğan, Anayasa Hukuku, Beta Yayıncılık, 13.Baskı, İstanbul 2009.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, 20 Aralık 2016, http://www2.tbmm.gov.tr/d26/2/2-1504.pdf.

__________________________________________________________________________________________

Bu makalenin içeriği Avukat Yunus Emre İlalan’a ait olup, yazı ve içerikler aidiyet tescili bakımından elektronik imzalı zaman damgası ile mühürlenmiştir. Makaledeki yazı ve içeriklerin yazılı izin olmaksızın kopyalanması veya başka yerde yayınlanması durumunda FSEK kapsamından yasal işlem yapılacaktır.

364 görüntüleme0 yorum
  • LinkedIn Social Icon
  • Twitter Social Icon
  • Google+ Social Icon
bottom of page